İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | rein in f. | dizginlemek | ||
It is true that we have binding targets, but we had to rein in the level of these. Bağlayıcı hedeflerimiz olduğu doğrudur, ancak bunların seviyesini dizginlemek zorunda kaldık. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | rein in f. | idare etmek | ||
Genel | rein in f. | dizginini çekip durdurmak | ||
Genel | rein in f. | at dizginlemek | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | rein in f. | zapt etmek | ||
Öbek Fiiller | rein in f. | kontrol altına almak |